google translate
Turkish to English Turkish to French Turkish to German Turkish to Greek Turkish to Italian Turkish to Japanese Turkish to Russian Turkish to Spanish Turkish to Chinese

mesaj gönder

Sevgili Ön Yargı

Ön yargı...

Ya da peşin hüküm.

Nedense, biraz haksızlık yapıldığına inanırım ön yargı kavramına.

Hep “umacı” ilan edilir ön yargı, ön yargılı insanlarsa “tukaka.”

Israrla kendisindeki mevcudiyetini inkar etmeye bayılır ön yargının insanlar.

Neden?


***


Ön yargının bir kardeşi vardır: “öngörü”

Ön yargı ve öngörü benzer şekilde türemiş kelimelerdir.

Eylemin başına getirilen, evvel anlamını veren bir “ön” ekiyle kelimeleşmişlerdir.

Önsezi gibi…

Aslında anlamları da birbirine paraleldir.

Öngörü, bir olay hakkında gerçekleşmeden fikir sahibi olmaktır, vizyondur.

Ön yargı ise bir insan hakkında tanımadan fikir yürütmektir.

Ama gelin görün; öngörülü olmak meziyet, ön yargılı olmak ise zaaf addedilir…


***


“Benim ön yargılarım yoktur” diyerek kendilerini hoşgörü tanrıçası ilan edenlere rastlarsınız çevrenizde.

“Gel, kim olursan ol yine gel” diyen Mevlana’ya öykünürler akıllarınca.

Ama gelin görün, hepsi yalan söyler aslında.

Kaldı ki, “benim ön yargım yoktur” derken bile bir ön yargıda bulunmaz mı insan?


***


Neden ayıplanır ki ön yargı?

Yaşadıklarınızın, deneyimlerinizin sizde oluşturduğu öznel bir filtredir ön yargı.

Hatta bazen, kişinin kendisini yanlış bir insandan, olaydan koruma mekanizması.

Bireyin kendince gardını alması.

Tedirgin olduğu bir şeye ya da birisine karşı sınırlarını örmesi.

Ön yargı, insanın “olmazsa olmaz”ı, kişinin rengidir.

Bireysel duruşudur hatta…


***


Hangimizin kırmızı çizgileri yok ki?

Kötü bir şey değil ki insanın önce karşısındakini tartması…

Kendi değerler süzgecinden geçirmesi.

Ön yargı dediğimiz şey işte bu son tahlilde.

Yeni karşılaştığı birisini ya da bir durumu kendi içinde sınava çekmesi kişinin...


***


Ön yargısız olduğunu iddia edenlere sormak isterim…

Gecenin bir vakti, yolda yürürken üstü başı perişan; sallana sallana, zar zor ayakta durabilen birisi size yaklaşsa ne düşünürsünüz?

Dürüst olun ama…

Ya adımlarınızı hızlandırırsınız, ya da avazınız çıktığı kadar bağırırsınız.

Civarda yardımınıza koşacak başka biri var mı diye bakınırsınız.

Ya da son çare, yumruklarınızı kavgaya hazırlarsınız.

Ne oldu?

Belki de kötü birisi değildi size doğru yaklaşan.

Hani yoktu ön yargılarınız?


***


Ön yargılarımız geçmişimizin hazırlayıp kucağımıza bıraktığı değerler yumağı.

Muhteviyatında kültür de var, pişmanlıklar da var, hatalardan çıkarılan dersler de…

Hiçbir ön yargı, sebepsiz oluşmaz.

Ve ön yargıların kişiden kişiye değişmesi de son derece doğal.

Freudvari bir yaklaşımla, bilinçaltında aramak mümkün ön yargıların sebebini.


***


Ön yargı örnekleri kişiden kişiye, toplumdan topluma farklılık gösterir.

Örneğin yemeğin tadına bakmadan tuz eklemeniz bazı kültürlerde hakkınızda olumsuz ön yargılar oluşmasına neden olur.

Keza ayakkabılarınızı çıkarmadan bir eve dalmanız da.

Gülerken göbeği oynamayan adamdan korkmayı öğütler bir Çin atasözü.


***


“İnsanlar davranışlarıyla karşılanır, fikirleriyle uğurlanır” sözünün doğruluğuna inanırım.

Kimsenin alnında yazmaz gerçekte ne olduğu, nasıl biri olduğu.

Kavun değildir ki birey, dibini koklayarak bir hüküm verelim.

Mutlaka belli kıstaslar vardır insanın karşısındakini kabullenirken ya da reddederken kullandığı.


***


“Ön yargılara methiyeler düzmek” değil yazının mesajı.

Sadece “ön yargısız olma” yalanından duyduğum rahatsızlık.

Ön yargı her zaman vardır, var olacaktır.

Ön yargılarımızdan korkmayalım.

Korkacaksak asıl “sabit fikirlilikten” korkalım.

Yani ön yargının muhafaza edilmesi asıl en tehlikelisi.

Bir ön yargının yanlış çıktığını itiraf edememe yüreksizliği yani…


***


Albert Einstein “bir ön yargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur.” derken aslında ön yargıya değil, bu sabit fikirliliğe vurgu yapmıştır.

Ön yargılarımız yanıltabilir bizi.

Farklı hisler taşıdığımız birisini tanıdıktan sonra hakkındaki düşüncelerimiz değişebilir.

Başta nefret ettiğimizi sonradan sevebiliriz, ya da tam tersi….

Ya da, önceden bizi kızdıran bir durumu bugün farklı yorumlayabiliriz.

İnsan, geliştikçe değişir.

18 yaşın uçarı fikirleriyle 40 yaşın oturmuş düşünceleri arasında uçurumlar vardır.

Sadece ölüler ve deliler fikir değiştirmez…

Ön yargılar da nasibini alır bu değişimden.


***


Sonuç olarak, ön yargı her zaman vardır…

Bunu yadsıyamayız…

Kötü bir şey de değildir ön yargı..

Adı üzerinde, en nihayet “ön” yargıdır.

Yani yargıdan önceki aşamadır.

Hüküm açıklanmamıştır henüz.

“Son yargı”dır önemli olan.

Ve son yargıya nasıl ulaştığıdır insanı özgür kılan…

Kimin ne söylediğine, ne anlattığına, ya da toplumsal düzenin nasıl dikte ettiğine bakmadan…

Bireyin, deneme yanılma yoluyla, hata yapa yapa ulaştığı öznel doğrulardır son yargı…

Ön yargılar da bunun parçasıdır son tahlilde.

 



YORUMLAR
Lütfen sitede yapacağınız yorumların hakaret, aşağılama vs. gibi unsurlar içermemesine özen gösteriniz. Bu tarz yorumlar kesinlikle aktive edilmeyecektir. Teşekkürler...