google translate
Turkish to English Turkish to French Turkish to German Turkish to Greek Turkish to Italian Turkish to Japanese Turkish to Russian Turkish to Spanish Turkish to Chinese

mesaj gönder

Oasis

Bazen bir sözcüğü başka bir dile çevirmeye kalktığınızda manası bozulur.

Bozulmasa dahi içi boşalır.

Anlamı eksilir…

En mükemmel çeviri bile yetmez bazen o sözcüğün gerçek anlamını ifade etmeye.

Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirleri İngilizceye çevriliyormuş.

Çevirmen ziyarete gelmiş bir gün kendisini, sormuş:

“Şiirlerinizin birçok yerinde “vefa” kelimesi geçiyor ama vefanın İngilizcede tam karşılığını bulamıyorum. Ne önerirsiniz?”

Gülmüş usta şair, yanıt vermiş: “Gönlünden nasıl geçiyorsa öyle çevir.”

Düşününce “gönül” kelimesinin de “cuk oturduğu” bir İngilizce kelime yok aslında…

“The heart” der geçerseniz belki,  ama "kalp"tir o; gönül daha derin bir anlam yüklüdür oysa…


***


Oasis de böyle bir kelime bence.

Kökeni Antik Yunanistan’a uzanıyor “oasis’in…

Türkçe’ye “vaha” şeklinde çevrilmiş…

Yani, TDK’nin ifadesiyle “çöllerde çoğu kez yüzeye çıkan yer altı sularının yarattığı tarım veya yerleşme bölgesi.”

Ama, yazımın girişinde de iddia ettiğim gibi bu çeviri oasisi tam olarak karşılamıyor bence...

Sadece “vaha” demek yetmiyor işte..

Sözcük anlamını başka yerlere de çekmek mümkün pek ala…

Nitekim bizim sadece “vaha” şeklinde çevirdiğimiz oasisin yabancı dillerde farklı açılımları da var…

Araştırdım ve gördüm ki, “Cennet, güvenli korunma yeri, sığınak” gibi karşılıkları da var kelimenin farklı dillerde…

Tüm bu farklı anlamları ortak bir paydada buluşturursak, oasis aslında bir tür nefes alma yeri, “var olma” yeri…

Üzerinize üzerinize gelen hayatı beklettiğiniz bir istasyon bazen…

Bazen istekleriyle bunaltanların sizi asla bulamayacakları kuytuda kalmış bir köy…

Ulaşılamayan hayallerin avutulduğu bir ağlama duvarı bazen oasis.

Bazen günün sadece sizin yaşadığınız 25. saati…

Dört mevsimin dışında; sadece sizin algılayabildiğiniz beşinci bir mevsim bazen oasis…

Herkesin kendisine göre oasisi var aslında…

Adını ne koyarsanız koyun.

Nasıl anlamlandırırsanız anlamlandırın…


***


Bu satırların yazarı gibi dalgıçlığa meraklı olanlar bilir.

Yüzeyi ne kadar dalgalı olursa olsun, dibi her zaman sakindir denizin.

Dev tekneleri alabora edecek güçte fırtına dahi kopsa dışarıda, dipte tek ot bile kımıldamaz.

Oasis denizin dibidir aslında.

İşler kötüye gittiğinde...

Nefesinizin kesildiğini hissettiğinizde…

Bas bas “yeter” diye bağırmak istediğinizde…

Sığınacağınız koyun adıdır oasis…



***


Uçsuz bucaksızdır çöl.

Ne kadar yürürseniz yürüyün bitmeyecekmiş gibi görünür size..

Ve hep o oasisin hayaliyle kat edersiniz çöldeki yolunuzu.

Çölde yapılan yolculuğun hayattan ne farkı var ki?

Birinde güneştir sizi boğan, diğerinde sorumluluklar, zorunluluklar.

Birinde diliniz damağınız kurur, diğerinde yıllar geçer dermanınız kalmaz.

Birinde oasise ulaşma umudunuzu yitirirsiniz, diğerindeyse “bitse de gitsem” demeye başlar bazen insan….

Ama ille de oasise ulaşmayı hayal eder insan…

Oasisin hayalidir güneşin altında kavrulan insanın umudu…

O umudun adıdır aslında oasis…


***


Çölde oasise rastlamak, ekseriyetle mucizevî bir olaydır.

Oysa ki insanın hayatında yaratacağı “oasis”ler vardır her zaman…

Yeter ki farkına varabilsin insan.

İlle de çöldeki gibi mucizeye gerek yok…

Sıradanlığın, basitliğin, sadeliğin sunduğu mutluluktur oasis. 

Bazen insanın evidir oasisi…

Kapattığında kapısını, en iyi korunan kalelerin güvenini hissettiği…

Yitirdiği “can”ının kabridir bazen insanın oasisi…

Gözyaşlarıyla sulanan çiçeklere bakarak cenneti hayal ettiği…

Bazen pencerenin önündeki, konserve kutusundan bozma saksıdaki çiçektir oasis.

Kaç gökkuşağı geçirmiştir üzerinden; kimse bilmez, bilemez…

Her gün oturup ufku seyrettiğiniz bankın adıdır bazen oasis.

Gün batımında ayaklarınızın koştura koştura gittiği…

Bazen bir insandır oasis, yanında tüm dertlerinizi unuttuğunuz…

Anılarıdır, geçmişidir oasis kimileri için..

Dönüp de yeniden yaşadığı, yaşarken de yeniden doğduğu mazisidir oasis.


***


Somuttur çöldeki oasis…

Her bakan aynı şeyi görür…

Ama insanın ruhunda beliren oasis görecelidir, soyuttur.

Biz yaratırız.

Biz kurgularız…

Bizim yüklediğimiz anlamdır oasisi oasis yapan.

Ve, koca bir ömürden geriye kalan sadece “oasis”tir çoğu zaman…



YORUMLAR
Lütfen sitede yapacağınız yorumların hakaret, aşağılama vs. gibi unsurlar içermemesine özen gösteriniz. Bu tarz yorumlar kesinlikle aktive edilmeyecektir. Teşekkürler...